İstanbul'da, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde yaşanan bebek ölümleriyle ilgili soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, bebeklerini kaybeden babaların yürek burkan ifadelerine yer verildi. İddianamede, 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla iş birliği içinde hareket eden bir çetenin, bebekleri önceden anlaştıkları özel hastanelere yönlendirerek ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri ileri sürülüyor. Babaların anlattıkları, sistematik bir dolandırıcılık ve ihmalkarlığın kanıtlarını oluşturuyor. Acil sağlık hizmetlerinin, ticari amaçlarla suistimal edildiği ve değerli yaşamların kaybedilmesine yol açtığı ortaya çıkıyor. Bu olaylar, sağlık sistemindeki denetim mekanizmalarının yetersizliğini gözler önüne seriyor. Yetkililerin, sorumluları adalete teslim etmek ve benzer olayların bir daha yaşanmaması için önlemler alması bekleniyor. Olayın aileleri ve toplum üzerindeki ağır psikolojik etkileri de göz ardı edilemez bir gerçek.
Hastanelerde Yaşananlar
İddianamede yer alan ifadelere göre, babalar hastanelerde yaşadıkları korkunç deneyimleri aktarıyorlar. Bazı babalar, eşlerinin doğum öncesi ve sonrasında yoğun bakım ünitelerinde yer olmadığı gerekçesiyle başka hastanelere sevk edildiklerini ve bu sevk işlemleri sırasında yüksek meblağlarda para talep edildiğini anlatıyor. Bir baba, bebeğinin durumunun iyi olduğu söylenmesine rağmen, kısa süre sonra ölüm haberini aldığını dile getiriyor. Bir diğer baba ise bebeğinin yoğun bakımda kalırken, doktorlar tarafından durumu hakkında çelişkili bilgiler aldığını ve bebeğinin ölümüyle sonuçlanan bir süreç yaşadığını aktarıyor. Bazı durumlarda ise, bebeğin durumunun kötüleşmesi ve ölümünün ardından, ailelerden farklı adlar altında ek ödemeler talep edildiği belirtiliyor. Bu durum, ciddi bir tıbbi ihmalkarlığın yanı sıra, mali açıdan da ailelerin sömürülmesine işaret ediyor. Bu vahim olaylar, ailelerin hem ekonomik hem de duygusal açıdan derin yaralar almasına yol açıyor.
Ailelerin Acı Veren Hikayeleri
Bir baba, bebeğinin ölümünden sonra hastane yetkililerinin kendisine hiçbir açıklama yapmadığını, bebeğinin morgda olduğunu öğrenince büyük bir şok yaşadığını ifade ediyor. Bir diğer baba ise, bebeğinin ameliyat edildiğini, ancak ameliyatın sonrasında bebeğinin yoğun bakımda uzun süre kaldıktan sonra öldüğünü ve bu süreçte doktorların çeşitli gerekçelerle para talep ettiğini söylüyor. Öte yandan, başka bir baba ise, bebeğinin yoğun bakım ünitesinde kalırken durumunun kötüleştiği ve ölümünün yaklaştığı yönünde bilgilendirildiğini, sonrasında ise bebeğinin hayatını kaybettiğini anlatıyor. Babaların verdiği tüm ifadeler, yenidoğan ölümlerinin ardında organize bir suç örgütünün olduğuna dair kuvvetli şüpheler uyandırıyor. Bu olaylar, sağlık sisteminde ciddi bir güven bunalımına neden oluyor ve halkın kamu kurumlarına olan güvenini sarsıyor. Yetkililerin bu durumu titizlikle incelemeleri ve gereken önlemleri almaları gerekiyor.
Yenidoğan Ölümü Soruşturması
Soruşturma kapsamında toplanan deliller ve alınan ifadeler, sağlık sistemindeki kötüye kullanım örneklerinin çok daha yaygın olabileceğine işaret ediyor. Savcılığın bu vahim olayları aydınlatmaya yönelik yaptığı çabalar, toplumun güvenliğini sağlama açısından büyük önem taşıyor. İddianamenin içeriğinde, hastanelerdeki ihmaller, çetenin çalışma sistemi ve maddi kazançlarının detayları yer alıyor. Olay, kamuoyu tarafından büyük bir tepkiyle karşılanırken, yetkililerden sorumluların cezalandırılması ve benzer olayların önlenmesi için hızlı ve etkili adımlar atmaları bekleniyor. Bu trajik olayların, sağlık sisteminin güvenilirliğini yeniden tesis etmek ve gelecekte yaşanabilecek benzer durumların önüne geçmek için bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerekiyor.